BTC MINING

HashFlare

Friday, December 22, 2006

Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları Üzerine:Yüzyıllık Himayenin Meyvesi Zehirli Elma

Osmanlı imparatorluğunun kurduğu hoşgörü ve adalet çatısı altında çocuklarını kendi dillerinde söyledikleri ninnilerle büyütebilen; torunları için kendi dinlerinin gerektirdiği gibi dua edebilen Ermenilerin bugün teşekkür mahiyetinde sundukları zehirli elma yenilir yutulur cinsten değildir.

Sözde Ermeni Soykırım İddialarının Arkaplanı

1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ermeni Cumhuriyeti bu tarihten sonra Türkiye'ye yönelik soykırım iddialarını devlet politikası haline getirerek tüm dünyaya mazlum millet portresi çizmeye çalışmış; başta ABD ve Fransa olmak üzere belli başlı devletleri ve uluslararası kamuoyunu Ermeniler lehine etkilemek için çaba sarf etmiştir.

Türkiye'deki Ermenilerin 1923 Lozan Antlaşması'yla Türk vatandaşlarının sahip olduğu hak ve hürriyetleri eşit olarak kazanıp huzur ve refah içinde yaşıyor olmalarına rağmen yurtdışındaki Ermeni lobileri yıllardır Türkiye aleyhine kampanyalar düzenlemektedirler. Ermeniler'in amaçları iddialarının kabul edilmesine bağlı olarak Türkiye'nin yüklü bir tazminat ödemesini sağlamak; bunun da ötesinde Büyük Ermenistan'ı kurabilmek için Türkiye sınırları içinde bulunduğunu iddia ettikleri topraklarını geri almaktır. Özellikle insan hakları konusunda hassas olan uluslararası kamuoyunu lobi faaliyetleri ile etkileyerek birçok ülkede soykırım anıtı dikilmesine ve okullarda sözde soykırım dersleri okutulmasına muvaffak olmuşlardır. Yakın tarihte Ermenistan'da iktidara yakın isimler ''Ermeni soykırımının uluslararası alanda tanınması ve birleşik Ermenistan'ın yeniden doğuşunun sağlanması için Türkiye'ye karşı yaptığımız mücadele ve baskı sürecek.'' şeklinde demeçler vermiş hatta Batı Ermenistan olarak nitelendirdikleri Doğu Anadolu'nun kurtarılmasının ülkenin geleceğinin garantisi olduğuna dair ifadeler kullanmışlardır.

Çözüm Önerileri:

İddiaların asılsızlığı Türkiye Cumhuriyeti'nin yetkili birimleri ve hatta bizzat Türkiye'de yaşayan Ermeniler tarafından dile getirilse bile Türkiye'nin aleyhinde propaganda yapan Ermeni ve Rum lobileri karşısında etkin bir propaganda yürütememesi , fikirlerini günümüzde bir devletin dış politikasını etkileyen sanat,edebiyat,spor gibi unsurlarla destekleyememesi iddialara verilen cevapları, haklı oluşuna karşın sönük bırakmaktadır. Öncelikle, Osmanlı imparatorluğundan kalan arşiv belgeleri Türk ve tarafsız yabancı bilim adamlarının fikirleriyle desteklenerek yabancı dillere çevrilebilir,aynı şekilde yurtdışında bilim, edebiyat, sanat ve siyaset dünyasının önde gelen isimlerinin katıldığı konferanslar,sempozyumlar düzenlenip kitle iletişim araçlarının günümüzde gözardı edilemeyen etkisinden faydalanılabilir; Türkiye'de yaşayan Ermenilerin de yer aldığı filmler ve belgeseller çekilerek bu yapıtlar tüm dünyada gösterime sokulabilir.

Soykırım iddialarının gerek siyasi arenada gerek dünya kamuoyunun gözünde çürütülememesi, ülkemiz için maddi olarak ölçülebilecek bir kayıptan çok öte dünden bugüne taşınan ithamlar gibi yarınlarımıza da gölge düşürecek bir yük niteliğindedir.


Öğr.Gör. Aybike SERTTAŞ

6 comments:

Tulosh said...

Çok doğru. Yarınlarımıza gölge düşürecek nitelikte büyük bir yüktür bu. Elimizde sağlam kanıtlayıcı belgeler bulunmasına rağmen neden hala sessizliğimizi koruyoruz ve birşeyler yapmıyoruz anlamış değilim.

Ümit bey konu seçiminizdeki hassassiyet bu siteyi daha ileriye taşıyacaktır, bundan eminim. Sizi tebrik ediyorum. Sizlerde olmasanız sessiz çoğunluk dahada büyüyecek.

Dr.Ümit HACIOĞLU said...

Maalesef kendi arşivlerimizi okuyabilen aydınlarımızın ve akademisyenlerimizin sesi Hülya Avşar'ın özel hayatını irdeleyen medya dünyamızdan daha az çıkmakta. Maalesef Popüler Kültürün toplumumuz üzerindeki etkisi bu iddialar karşısında milletimizin sessizliğini daha da artırıyor

Anonymous said...

Öncelikle yazı için teşekkürler hocam. Günümüzde İsviçre'de Ermeni soykırımının reddedilmesi suçtur. 20 kadar ülke, parlamentolarında, Ermeniler'in soykırıma uğradığı iddialarını tanıyan yasaları kabul etmişlerdir. Amerika federal anlamda böyle bir yasayı kabul etmemesine rağmen yasa, eyaletler bazında 50 eyaletten 36 sında kabul görmüştür. Kimi ülkelerde ise (İsrail, İngiltere) soykırım kelimesi yerine "katliam " kelimesi yeğlenmiştir.Ermeni tezini kabul etmeyen araştırmacılara dışlanma tehlikesi var. Bazıları ölüm tehdidiyle araştırmalarını sürdürmeyi bırakıyor, çoğu Soykırımı inkar edici olarak suçlandırılmaya çalışılıyor, ya da hakkında susulup yok sayılıyorlar. Son zamanlarda Türk tezini savunan bilimadamlarının piyasaya sürdükleri bazı kitaplar orijinal arşiv belgelerine dayandıkları için, yok sayılmaları imkânsız gözüküyor. Ermeni tezini savunanların ise aksine, orijinal belgelere dayanmadıkları ortaya çıktı. Blue book gibi eserler yanısıra, Lepsius belgelerine ve Andonyan belgelerine dayanıyorlardı. Lepsius belgeleri bir orijinal belgeler derlemesi olarak bilindiği için, orijinal belgeleri yansıttıkları düşünülüyordu. Ancak yıllarca orijinalleri yansıtıyor diye bilinen Lepsius belgelerinin, orijinalleri yansıtmadıkları ortaya çıktı. Andonyan belgeleri ise 1983 yılından beri sahte veya ispat gücünden yoksun olarak biliniyor. Durum böyle iken hala SÖZDE Ermeni soykırımını ısıtıp ısıtıp önümüze sürmeleri, dünya devletlerinin bize karşı nasıl içten içe bir tutum sergilediklerini göz önüne koyuyor.
Saygılar..

Dr.Ümit HACIOĞLU said...

Sayın KOCA; Bu belgelerin temelinde iki dünya savaşı arasındaki kaotik geçiş sürecinin izlerine rastlanmaktadır. Tarihçiler bu dönemde bir çok devlet arşivinin tahrip edildiğini ve yerlerini sahtelerinin aldığını bilmelerine rağmen, Güçlü Ermeni Lobisi Tarafından susturulmuşlardır. Bu iddiaların aksine gorus bildirmenin bile suç sayıldığı bir ortamda nasıl olurda akademik calısma yapabilirler? Fakat burada sorulması gereken Bu Lobilerin güç kaynağının ne olduğu ve nasıl finanse edildiğidir? Aceba bu Lobiler Iceberg'in sadece görünen yüzü müdür?

Anonymous said...

Kesinlikle Iceberg'in görünen yüzüdür. Türkiye'deki yönetim ne yazık ki dış politikadaki aciziyetini ve başarısızlığını, Ermeni lobisinin Amerika'da güçlü olmasıyla izah etmeye çalışmaktadır. Oysa Ermenilerin şu anki yaptıkları işlere, lobi faaliyetlerine bakarsak zaten bunların Ermeni lobilerinin güçlerini aşan faaliyetler olduğunu görürüz.

Bence Ermeniler ile Yahudiler arasında büyük benzerlikler var. Nazi katliamlarıyla ilgili iddialarının kullanılmasında izlenen politikayla Ermeni soykırımı iddialarının kullanılmasında izlenen politika arasında önemli benzerlikler vardır. Nazilerin katliamı ile İsrail devletinin kuruluş süreci hızlanmıştır. Kurulduktan sonra da müthiş lobi faaliyetleri ile dünyada para piyasalarına yön vermeye başlamış ve para piyasalarında bulunan hakimiyeti sayesinde milletlerin siyasal konularında söz sahibi olmuştur. Ermeniler de Yahudiler gibi sağlam lobi faaliyetlerinde bulunmak istemektedirler. Bunun için ise ABD(İsrail) olsun İsviçre olsun gerekli parasal yardımı esirgemiyorlar. Ben Yahudilerin Ermenilere destek vermesini akıllıca buluyorum. Neden derseniz; Ermenistan sözde soykırım meselesi ile Türkiye'nin doğu bloğunu almak istemektedir. Yahudiler ise el altından desteğini esirgememektedir çünkü vaad edilmiş kutsal topraklarının Türkiye gibi güçlü bir devletin elinde bulunması yerine Ermenistan gibi büyüklerinin sözünü dinleyen, kukla devlet rolünde olan bir devletin elinde bulunmasını yeğeliyor. Devletler çıkarları doğrultusunda bazı devletleri piyon olarak kullanabiliyor. Bence Ermenistan da bir piyondur.

Saygılar...

Dr.Ümit HACIOĞLU said...

Sevgili Koca; Bu konudaki hassasiyeetinizden dolayı sizi tebrik ederim... Turkiye'nin Hinterlandı daraltılmak isteniyor. Hinterlandı üzerinde söz sahibi bir Türkiye; Tarihte Roma İmparatorluğu ve Osmanlı "Devletinden" sonra 3. bir bölgesel ve küresel güç olma potansiyeline sahiptir.

Sayın Koca bu iceberg ile ilgili teknik ve akademik bir araştırma bekliyorum sizden. Mail adresime gonderebilirsiniz